Siirt’te, esrarengiz bir şekilde yaşanan olayda, Toprak ailesinin yaşadığı evde eşyalar kendi kendiliğinden alev alarak yanıyor. 6 yıldan beri süren yangınların devam ettiğini belirten Toprak ailesinin reisi Zeki Toprak, eşyalarının kendi kendiliğinden yanması sebebiyle birçok ev, hatta şehir bile değiştirmesine rağmen yaşanan yangınların devam ettiğini, zira evinin yanmasından çok, kamuoyunda “kendisinin evi ateşe veriyor!” intibası oluşturulmasına anlam veremediğini belirterek, serzenişte bulundu.
Siirt’in Barış mahallesinde yaşayan Toprak ailesi, 6 yıldan beri evinin eşyaları kendi kendine alev alıyor. Her kiraladığı evde esrarengiz bir şekilde bir anda yangın çıkan Toprak ailesinde yastıktan yorgana, yataktan halıya, Buzdolabından kapılara kadar yanmamış eşya kalmadı. 5 çocuk babası Zeki Toprak, yaşanan yangınlar sebebiyle bugüne kadar yaklaşık 10 çeşit ev değiştirmesine rağmen, esrarengiz bir şekilde yaşanan yangınların sona ermediği belirterek, yetkililere serzenişte bulundu. Metafizik olayıyla dillendirilen ve görünmeyen varlıklar tarafından evinin eşyaları ateşe verildiğini iddia eden Zeki Toprak, Şırnak’ın Cizre ilçesine bile taşındığını oysaki yaşanan yangınların orada da sürdüğünü kaydetti.
“YANAN EVİME VE EŞYALARIMA DEĞİL, BANA ATILAN İFTİRALARA YANIYORUM”
Toprak ailesinin yaşadığı esrarengiz olaya, 2013 yılında el atan Siirt Üniversitesi, konunun açığa kavuşturulması maksadıyla bir araştırma komisyonu oluşturduğunu ve komisyon heyetinin raporunda Toprak ailesinin evine kameralar takılmak suretiyle uzun süre izlenmeye alındığını, yangınların çıkışında iddia edildiği gibi metafizik unsurların etkili olma ihtimalinin zayıf olduğu raporuna anlam veremediğinden yakındı. Bu nedenle, Siirt Üniversitesinin raporu ardından, kendisine yapılmak istenen birçok yardımların yapılmadığından ve yardımların kesildiğinden yakınan 40 yaşındaki Zeki Toprak, “ İlk olarak, 2012 yılının Ağustos ayında meydana gelen olayda, birden evimin eşyaları kendi kendine alev almaya başladı. Eşyalarım bir bir yanıyor kullanılamaz hale geliyordu. Birçok ülkeden Siirt Üniversitesinden araştırma heyetleri geldi. Bazı ilim ve irfan sahibi hocalarla görüştük. Birçoğu evimi halk dilinde üç harfli dediğimiz cinler tarafından yakılıyor şeklinde söylemler oldu. Metafizik doğaüstü olayın olduğunu da söyleyenler oldu. 2013 yılında Siirt Üniversitesi’nden Fizik, İlahiyatçı ve birçok bilim dalı uzmanlarından oluşan heyet evime gelip, inceleme yaptılar. Evimin farklı yerlerine kameralar takıldı. Evimde olağan üstü bir durumun olamadığını söylediler. Hal böyle olunca, Kamuoyunda adım “ O kendisi evini yakıyor” intibası oluştu. Bu olaydan sonra farklı bir şehre göç ettim. Şırnak ve Cizre illerine taşındım. Aynı olaylar orada da yaşandı. Şimdi babamın kaldığı evin alt katına taşındım. Evinde yaşanan yangınlar şimdi yeniden başladı. Ne yapacağımı şaşırmışım. Yanan evime mi yanayım, yoksa bana atılan iftiraya mı yanayım. Ben buna anlam veremiyorum. Belki yardıma muhtacım ama vatandaşların bana yardım yapmaktan çok, benin sanki kendi evimi yakıyormuşum gibi söylemleri kabul etmiyorum. Anılmakta istemem. Bu benim canımı acıtıyor. Yetkililerin bana yardımcı olmalarını talep ediyorum” dedi.
SİİRT ÜNİVERSİTESİNİN ARAŞTIRMA KOMSİYONU YANAN EV İLE İLGİLİ ÇIKARDIĞI RAPOR ŞÖYLE:
Raporun, ‘Yangın ile ilgili tespitler’ başlığında ise şöyle denildi:
“Ailenin beyanına göre, ilk yangın 13 Ağustos 2012 tarihinde meydana gelmiştir. Yangının devam etmesi itfaiye çağrılarak yangın söndürüldüğü ifade edilmiştir. En son yangının 28 Ocak 2013 tarihinde çıktığı beyan edilmiştir. Ailenin beyanına göre kameraların takılmasından önce günde ortalama 7 defa yangın çıkmış olup toplamda 500’den fazla yanma olayı gerçekleştirmiştir.”
“EVDE KİMSE YOK İKEN YANGIN ÇIKMIYOR”
Üniversite bünyesinde kurulan komisyonca hazırlanan raporda, yangının genellikle noktasal olarak tutuştuğu gözlendiği, yangında yanan bez, elbise, yatak ve yorganların kısmen yandığı görüldüğü belirtildi. Yangınların sadece aile fertleri uyanıkken 07.00 ile 23.00 saatleri arasında çıktığı ifade edilen raporda, şöyle devam edildi:
“Hiç bir yangın olayının aile fertlerinin uykuda olduğu saatlerde gerçekleşmediği beyan edilmiştir. Evde kimsenin olmaması durumunda kesinlikle herhangi bir yangın veya yanma olayının gerçekleşmediği beyan edilmiştir. Aile reisi çıkan yangınlar nedeniyle Şırnak ilinin Cizre ilçesinde ikamet etmekte olan yakınlarının yanına geçici olarak taşınmış olmalarına rağmen yanma olaylarının orada da devam ettiği beyan edilmiştir. Bütün bu yangınlarda tutuşan materyallerin dışarıda değil de evde kullanılan giyim eşyalarından bir veya evdeki bir bez parçası olduğu tespit edilmiştir. Bugüne kadar meydana gelen tüm bu yangınlar neticesinde aile fertlerinin bedenen hiç bir zarar görmediği anlaşılmıştır. Yangınların çıkış tarihi ve zaman konusunda aile fertleri çelişkili beyanlarda bulunmaktadır.”
Eve yerleştirilen kamera kayıtlarının incelenmesinde, 25 Aralık 2012 tarihinde saat 17.22’de çıkan yangında 1-2 dakika önce aile fertlerinden birinin, yangının çıkan bölgeye girip 1.5 buçuk dakika bekledikten sonra çıktığı ve daha sonra da diğer aile fertlerinin bulunduğu odaya girildiği görüldüğü belirtilen raporda şöyle denildi:
“YANGIN, KAMERALARIN GÖRÜŞ ALANI DIŞINDA ÇIKMIŞ”
“Söz konusu kişinin o mahalden ayrılmasının yarım dakika sonrasında ise o bölgede alevlerin tutuşup geliştiği ve bu sırada aynı şahsın, daha önce girdiği odadan çıkıp, direkt olarak yangının çıktığı muhite girdiği ve o noktada yangının çıktığını aile fertlerine haber verip beraberce yangını kontrol altına aldıkları gözlenmiştir. Zeki Toprak kameraların yerleri ve görüş açıları konusunda yeterince bilgi sahibi olduğunu ve hatta kendisinin, evdeki kayıtları tutan bilgisayarı kullanabildiği ve görüntülere ulaşabildiğini, kimi zaman da geçmişe ait görüntüleri izlediğini beyan etmiştir. Şahsın evine kameralar yerleştirildikten sonra meydana gelen yangınların tümünün, özellikle kameraların görüş alanının dışında gerçekleştiği tespit edilmiştir.”
“AİLENİN PSİKOLOJİK DESTEĞE İHTİYACI VARDIR”
Raporun sonuç bölümünde, yangınların çıkışında, iddia edildiği gibi metafizik unsurların etkili olma ihtimalinin zayıf olduğu belirtilerek, şu görüşlere yer verildi:
“Olayın tam olarak anlaşılabilmesi için aile fertlerinin sosyo-psikolojik açıdan uzun süre gözlemlenmesi gerekmektedir. Detaylı araştırmanın uzun süreç gerektirmesi nedeniyle, kısa vadede aile fertlerinin doktor psikolog gözetiminde bulundurulması yararlı olacaktır. Bu arada aile sosyal ekonomik, kültürel ve psikolojik destek sağlanmasının gerektiği kanaatine varılmıştır.”